Nezaket Ekici

Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri
8 Kasım –30 Aralık 2006

Bellek kavramı, yaşamı, yaşantıları ve bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak saklama gücüne işaret eder. Öznel belleği ortaya koymak ise hem karmaşık bir kaygı hem de vaatlerle dolu bir girişimi içinde tutar. Çünkü belleksel davranışlar, insan, özne, kimlik, tarih tanımlarına ilişkin önemli ipuçları verir. Sanatçının söylemi yıkıcı potansiyeli taşır ve içkin kimlik, dolayısıyla içkin konum kavramının altını oyar. Kimlik artık üniter ya da özsel olmayıp akışkan ve değişim halindedir. Çokkatlı kaynaklar tarafından beslenir ve çokkatlı biçimlere bürünür.

Doğduğu ve yaşadığı kültürlerin karma izini çalışmalarına taşıyan Nezaket Ekici’nin bellek ve imgelem kaynaklı performansları da cinsiyet, ırk, kimlik kavramlarının üzerine gider. Sosyal, politik ve kültürel gündemi işlerine yansıtan sanatçının, eylemci ve açık yürekli performansları diğer yandan şiirsel bir estetiğe sahiptir. Bir sanat öznesi olarak beden ve özellikle kadın bedeni etrafındaki söylemleri farklı yönlerden dile getiren sanatçı, performanslarında izleyici ile yeni bir tür işbirliğine girer. İzleyiciyi yaptığı performansın coşkusuna katarken onlara gerçeğin ve yaşamın sanatla karıştığı bir alan yaratır. Performansları, izleyicinin de katılımıyla edimsel bir varlık kazanır.

Nezaket Ekici, Kasa Galeri’deki sergisinde, zaman/mekan kavramlarını çakıştıran, üst üste getiren ve birbiri içinde eriten bir yapıda performans/enstalasyon sunumu gerçekleştirir. Modernitede zaman, mekanın içinde dağılıp katılaştırılır. Yeni metropol mekanlar geleceğe doğru hızlı bir ilerlemeyle tanımlanır, hareket, zaman-mekan içinde meydana gelir. Post-modernitede ise mekan, aralıksız dolaşım ve değişimle nitelenir, hareket artık hızlı ve süreklidir. Fiziksel mekanda ağır aksak hareket etmektense yerimizde kalıp gelip geçen imgeleri hızlandırmanın etkisi bugün baskın hale gelmiştir. Sanatçı, kendi değişimini ve başkalığını, zihinsel ve fiziksel mekanın ilk sınırı olan ‘beden’ üzerinden aktarır. Nezaket Ekici, kimi riskleri barındıran, güçlü ve yaratıcı bir strateji taşıyan performanslarında bedeninin sınırlarını fiziksel ya da psikolojik olarak zorlar.

Galeri mekanının özellikleriyle de ilişkili olarak üç güne yayılan ve her biri ayrı odada gerçekleşen triptik performans sunumları, sonrasında ise performanslardan geriye kalan enstalasyonların ve dokümantasyonlarının izleneceği ‘Kendi Başkalığında’ isimli sergi, Ekici’nin üretimlerindeki coşkusal enerjiyi ortaya koyar. Sanatçının birbiriyle ilişkili olan üç performansı da zamansal/mekansal ve bireysel yabancılaşmanın izini sürerken, sanat aracılığıyla yaşama dair bir araştırmayı betimler.

1. Gün / 8.11 / 2. Oda
Screaming Feathers

Uçuşan beyaz tüylerin düşsel estetiği ile çığlıkların kaygı verici ve tehlikeli karışımını performansında kullanan sanatçı, ilk bakışta, yakın geçmişte yaşanan ve toplumsal bir korkuya dönüşen salgın bir hastalığa işaret eder. Laboratuvar ortamını andıran, yarı şeffaf bir odanın ortasında sanatçı, eldivenleri, maskesi ve korunaklı kostümüyle tüm güvenlik önlemlerini almış görünür. Şeffaf oda, sanatçı ve izleyiciyi birbirinden ayırır. Çığlık sesleri duyulur, sanatçı görünür bir fiziksel çabayla önünde duran yastıkları parçalar, tüyler etrafa saçılır, çığlıklar yükselir. Sanatçı bir ritüeli andırır biçimde sanki son nefesine kadar çarpıştığı yabanıl bir kavgaya girişir. Tüyler, güzelliği kadar tehlikeyi de içinde saklar, izleyici, esrik atmosferin içinde tedirginliği hisseder. Sanatçı, olayların ve yaşamların taşıdığı çift anlama ve anlamsızlığa işaret ederken, bireysel ve toplumsal hafızasızlığı da gündeme getirir.

2. Gün / 9.11 / 1. Oda
Daydream

Nezaket Ekici’nin, benzerlik, özdeşlik, benlik ve varlık kavramlarını ayna etkisini kullanarak su yüzüne çıkardığı ‘Daydream’, görüntülerin aldatıcı yanıyla ilgilenir. “...bazen, aynaya baktığınızda birşeyler yakalarsınız. Kendinizin yansıması, varlığınız üzerine soruları harekete geçirir. Görüntüler, ‘Ben’ bilincini soruşturur, kabul eder, pekiştirir ve doğrular. Ya da tam tersi...” cümleleriyle özetlediği performans / enstalasyonunda sanatçı, izleyiciyi de içine kattığı şiirsel bir atmosfer yaratır. Sanatçı, galeri mekanında sırtı izleyiciye dönük biçimde beyaz bir bankta oturmaktadır. Karşısında ve izleyiciye dönük biçimde duran ekran ise bir ayna işlevini görür. Ekranda, romantik bir arkaplan içindeki beden ile galeri mekanında sırtı izleyiciye dönük beden ritmik bir biçimde aynı hareketleri tekrarlar. İzleyici, gerçeküstü ve düşsel bir manzaranın ortasında kalır.

3. Gün / 10.11 / 3. Oda
Zeitgeist

Günümüzün gittikçe birbirine benzeyen, aynılaşan kentlerine tamamen yabancı bir gözle bakmak mümkün müdür? Pazarlama stratejilerine eklemlenen bir dizi cilalanmış turistik formuyla İstanbul artık ne kadar kendisidir ya da yaratılan tüm imgesine rağmen şehir kendi gerçekliğini hala içinde taşımakta mıdır? Ekici, ‘Zeitgeist’ performans/enstalasyonu ile şehrin tanıdık imgesini temsil etmeden, onu karşı kavrayışla yeniden göstermeyi hedefler. Beden, teknik bir makine vasıtasıyla yabancılaşır, sanatçı şehri kendi gözünden bir kez daha tarif etmeye girişir. Ekici, galeri performansı öncesinde gerçekleştirdiği sokak performansında elinde video kamerası ile İstanbul’un tanıdık caddelerinde koşar, sokaklar, insanlar ve çevrenin tanıklığı sanatçının gözüyle kaydedilir. Galeri mekanında projeksiyonla yansıtılan bu görüntülerin hemen yanında sanatçının çekim sırasındaki yüz ifadesi yer alır. Ama bu ifade şimdidedir, aslında galeri mekanında gerçekleşen performansın ifadesi olarak zaman, fiziksel mekanda yansır.

Derya Yücel
Ekim 2006, İstanbul